Summary
Şehrin Karartısından Ürken Bir Şair: Tebrizli Sâib
Klasik şiir (gerek Türk gerek Fars şiiri) ortak mazmunların,
teşbihlerin, istiarelerin önemli yer tuttuğu bir edebî
gelenektir. Hatta bu yüzden bazı edebiyat eleştirmenlerince
çoğu zaman orijinal olmamakla ve birbirinin tekrarı olmakla
suçlanmıştır. İlk bakışta doğru gibi görünen bu iddianın,
daha dikkatli bir nazarla tetkik söz konusu olduğunda, haksız
bir itham veya hiç değilse abartılı bir yorum olduğu
görülecektir.
Gerek klasik şiir içerisinde farklı ekoller (klasik üslup,
hikemî üslup, Hint üslubu gibi) arasında ve gerekse aynı
ekol içerisinde yer alan şairler arasında birtakım farklılıklar
göze çarpar. Bu farklılık, mazmun boyutunda ele alınacak
olursa, ortak bir mazmundan yararlanarak daha önce söylenilmeyeni
söylemek şeklinde olabileceği gibi, yeni bir mazmun
üretmek şeklinde de olabilmektedir. Yeni mazmun her
zaman için yeni bir kavramla yapılmayabilir. Daha önceden
kullanılan bir kavram (bir kelime veya terkip) yeni bir bağlama
konu olabilir ve yepyeni bir hayal örgüsünün taşıyıcılığını
üstlenebilir.
Sevâd-ı şehr kavramının ele alındığı bu çalışmada; öncelikle
kavramın klasik şiir geleneği içerisindeki konumu tespit
edilmiş, ardından söz konusu kavramın Sâib-i Tebrîzî’de
ifade ettiği anlam ve kaynaklık ettiği çağrışımlar üzerinde
durulmuş ve aralarındaki farklılık ortaya konulmuştur.
Keywords
Klasik Türk şiiri, klasik Fars şiiri, Sâib-i Tebrîzî, sevâd-ı şehr