Belagatin Türkçeleştirilmesinde Önemli Bir Adım: Celâlzâde Sâlih Çelebi’nin (ö.973/1565) Sanâyi’-i Şi’riyye Bahsindeki Muhtasarı
(An Important Step in the Turkishization of Rhetoric: Celâlzâde Salih Çelebi's (d.973/1565) Conciseness on Sanâyi'-i Şi'riyye
)
Yazar
|
:
Sadık Yazar
|
|
Türü |
:
|
Baskı Yılı |
:
2022
|
Sayı |
:
29
|
Sayfa |
:
1367-1395
|
Özet
Kendisini bir söz mucizesi olarak gören Kur’an’ın i’câz yönünü belirgin kılmak amacıyla tefsir ilmi ile yakın bir ilişki içinde neşv ü nema bulan belagat ilmindeki birikim, İslam dinini benimseyen birçok millete mensup âlimler tarafından daha ziyade Arapça olarak oluşturulmuştur. Bununla birlikte 12. yüzyılla birlikte Farsça olarak da yazılan belagat nazariyesi 15. yüzyıldan itibaren Türkçe ile de yazılmaya başlanmıştır. Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalarla belagat sahasındaki birçok Türkçe eser tespit edilmiş olmakla birlikte bu sürecin tamamlanmış olduğunu söylemek güçtür; zira hâlâ diğer disiplinlerde olduğu gibi belagat ilminde de bazı Türkçe eserler tespit edilip gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Bu makalede de 16. yüzyılda yaşamış olup şair, münşî ve mütercim kimlikleriyle öne çıkan Celâlzâde Sâlih Çelebi’nin kaleme almış olduğu Türkçe bir belagat eseri ele alınacaktır. Kazvînî’nin (ö.739/1338) Telhîsü’l-Miftâh’ının üçüncü bölümü olan bedî kısmı ile Reşîdüddîn Vatvât’ın (ö. 577/1177) Hadâ’iku’s-Sihr fî Dekâ’iki’ş-Şi’r adlı eseri kaynak alınarak yazılan ya da bu iki eserin mezcedilmesi ile oluşturulan bu eser, şimdilik tespit edilen tek nüshasına göre üç bölüm ve bir hatime üzere tertip edilmiş olup Fenn-i Sâlis der-Sanâyi’i-i Şi’riyye şeklinde isimlendirilmiştir. Mana, lafız ve hat (yazı) ile ilgili toplam otuz üç adet edebî sanatın tanımlandığı bu eserin asıl önemli yönü, ele alınan her bir sanatın devrin padişahı Kanûnî Sultan Süleyman’ın övgüsünde yazılan ve tamamı Türkçe olan şiirlerle örneklendirilmiş olmasıdır. Makalede daha evvel bir çalışmaya konu olmadığı tespit edilen bu eser, öncelikle muhteva ve yöntem açısından incelenecek akabinde 16. yüzyılın sonuna kadar yazılan Türkçe belagat eserleri ile mukayese edilerek Türkçe belagat literatürüne yaptığı katkı üzerinde durulmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler
Belagat, Fenn-i Sâlis der-Sanâyi’i-i Şi’riyye, kaside-i masnûa .
Abstract
The knowledge and theory of the science of rhetoric, which was developed in a close relationship with the science of tafsir, to make clear the i'jaz aspect (miraculousness) of the Qur'an, which considers itself a miracle of speech, was created, mostly in Arabic by scholars from many nations who adopted the religion of Islam.
However, rhetoric, which was also written in Persian from the 12th century, began to be written in Turkish from the 15th century too. Although many Turkish works in the field of rhetoric have been identified through scientific research conducted to date, it is difficult to say that this process has been completed; because, as in other disciplines, some Turkish works are still being identified and brought to light in the science of rhetoric.
In this article; A Turkish rhetoric work written by Celalzâde Sâlih Çelebi, who lived in the 16th century and stood out with his poet, münşi, and translator identities, will be discussed. This work, which was written based on the Telhîsü'l-Miftâh of Kazvînî's (d.739/1338) and the Hadâ'iku's-Sihr fî Dekâ'iki'ş-Şi'r of Reşidüddin Vatvât (d. 577/1177), has been organized in three parts and a hatime (conclusion), according to its only copy that has been identified for now, and named as Fenn-i Sâlis der-Sanâyi'i-i Şi'riyye. The main important aspect of this work, in which a total of thirty-three literary arts on meaning, wording and letterin (hatt) are defined, is that each art is exemplified by poems, all in Turkish, written in praise of the sultan of the time, Suleiman the Magnificent. This work, which is not the subject of a study before, will be examined in terms of content and method, and then it will be compared with the Turkish rhetoric works written until the end of the 16th century in terms of content, finally, its contribution to the Turkish rhetoric literature will be tried to be emphasized.
Keywords
rhetoric, Jalalzâdah Sâlih Çelebi, Fenn-i Sâlis der-Sanâyi’i-i Şi’riyye, qasida-i masnû’a.